Bu sevdaya emeğini, yüreğini, desteğini hangi boyutta olursa olsun katkı sağyacak dostlar, Göreve Hoş geldiniz...
BİZ HAZIRIZ...
İGMD’nin “Ordino Teslimi” konulu yazısına yorumumuz
Bilindiği gibi İGMD, Yasal dayanağı olmayan bir belge hakkında UTİKAD ile Vapur Donatanları Ve Acenteleri Derneği’ne 10 Nisan 2020 tarih ve 2020/1782-BU sayılı “Ordino Teslimi” konulu yazı yazmıştı. Söz konusu yazı hakkında Gümrük Müşavirleri Birliği-GMB grubu olarak kamuoyuna açık yorum yapma ihtiyacı duyduk.
Sayın, İGMD Yönetimi,
Bilindiği üzere, ordino uygulaması 24.06.1981 tarihli, 17380 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ve 25.05.1981 tarih ve 8/3005 sayılı “Demir, Deniz Hava Yolları İşletmelerinin Gümrük Yükümlülüklerine ve Denetlenmelerine İlişkin Tüzük” hükümlerine göre yürütülmekte idi. Söz konusu Tüzük, mülga 1615 sayılı Gümrük Kanunu’nun 50 nci maddesine göre Gümrük ve Tekel Bakanlığı ile Ulaştırma Bakanlığı tarafından hazırlanmış, Danıştay’ca incelenmiş ve 25/5/1981 tarihinde Bakanlar Kurulunca kararlaştırılmıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanunun 19.11.1999 tarih ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu ile yürürlükten kaldırılmış, bahsi geçen Tüzüğün yetki hükmü hukuken ortadan kalkmıştır. Bunun üzerine, 14.06.2007 tarih ve 26552 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 17/5/2007 tarih ve 2007/12215 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla idari işlemlerde eşitlik ilkesi uyarınca; 25/5/1981 tarihli ve 8/3005 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan “Demir, Deniz, Hava Yolları İşletmelerinin Gümrük Yükümlülükleri ve Denetlenmeleri Hakkında Tüzük” yürürlükten kaldırılmıştır.
Yani, 1615 sayılı Gümrük Kanunu’nun 50 nci maddesinin verdiği yetkiye istinaden 25.05.1981 tarihinde Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan “ordino” uygulaması, 1615 sayılı Kanunun yürürlükten kalkması nedeniyle 17.05.2007 tarihinde yine Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu kez Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün 17.05.2011 tarihli, 14765 sayılı yazısıyla; 1615 sayılı Gümrük Kanunu’nun yürürlükten kaldırılması sonucunda yetkisinin ortadan kalkması nedeniyle iptal edilen Bakanlar Kurulu Kararıyla düzenlenen “ordino” uygulamasının “yük teslim ve talimat formu” adı altında yeniden ihdas edilmiştir.
Söz konusu düzenlemenin hangi Kanuni yetkiyle yapıldığı, düzenlemenin yapıldığı yazı içeriğinde yer almamaktadır. Sadece “ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla yapılan toplantı ve görüşmeler” yapıldığı hususu yer almakta, ancak bu görüşlerde alınan bir karar olup olmadığı bile açıklanmamaktadır. Bu yönüyle bakıldığında, yetki veren Gümrük Kanunu’nun yürürlükten kalkması sonucu yetkisizlik nedeniyle yürürlükten kaldırılan Bakanlar Kurulu Kararı uygulamasını, sadece bir toplantı yaparak başka bir ad altında uygulamaya koymaya Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü kendini yetkili görmüştür.
Buna karşılık Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün 22.08.2011 tarih ve 03236 sayılı yazısıyla, gerek Türk Ticaret Kanunu’nda gerekse 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nda “ordino” veya “yük teslim talimat formu” ile ilgili hüküm bulunmadığından, bu uygulamanın Gümrük Mevzuatına aykırı olduğu yönündeki görüşün Denizcilik Müsteşarlığı ve Ekonomi Bakanlığına iletildiği bildirilmiştir (Ek: 1).
Diğer taraftan, gümrük mevzuatında yer almamasına ve gümrük idarelerince konşimentolar esas alınarak işlem yapılmasına rağmen, acenteler tarafından “ordino” uygulamasına devam edilmiş ve ordino bedeli veya başka adlar altında ücretler tahsil edilmeye devam edegelmiştir. Gümrükler Genel Müdürlüğü’nce sürekli olarak, “…eşyanın devri için taşıma senedinin gümrük idaresine ibrazının yeterli olduğu…”, “… ordinonun kaldırılarak taşıma senediyle işlem yapıldığı…”, “…gümrük mevzuatında yer almayan bir belge olan ordino, gümrük işlemlerinin herhangi bir aşamasında gümrük müdürlüklerince aranmayacağı…” hususları bildirilmiştir. Bu talimatlara örnek olacak nitelikte 3 yazı örneği ektedir (Örnek:1 için Tıklayınız) (Örnek: için Tıklayınız) (Örnek:3 için Tıklayınız)
Bu yazışmalardan da anlaşılacağı üzere, konu gümrük mevzuatı açısından gayet net ve açıktır ve bu durum yıllardır aynı netlikte ve açıklıkta yazılı olarak gerek gümrük idarelerine gerekse kamuoyuna bildirilmektedir.
Konunun mevzuat açısından incelenmesinde de aynı netlik ve açıklığın olduğu görülmektedir. Nitekim Gümrük Kanunu ve Yönetmeliğinin ilgili maddeleri de bunu desteklemektedir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 3/19 maddesinde eşyanın teslimi şu şekilde tanımlanmıştır: “Eşyanın teslimi” deyimi, eşyanın tabi tutulduğu gümrük rejimi ile öngörülen amaçlar doğrultusunda gümrük idareleri tarafından ilgilisine teslimini … ifade eder.
69 maddesinde ise eşyanın tesliminin hangi şartlarda yapılacağı düzenlenmiştir. Hüküm şu şekildedir; “Eşyanın ilgili rejime tabi tutulma şartlarının yerine getirilmesi ve eşyanın yasaklayıcı veya kısıtlayıcı önlemlere tabi olmaması kaydıyla, gümrük idareleri, tescilden sonra beyannamedeki bilgileri kontrol ederek veya belli hallerde kontrol etmeksizin, eşyayı teslim ederler.”
Yine eşyanın hangi şartlarda teslim edileceği ve eşyanın tesliminde hangi belgelerin isteneceği Gümrük Yönetmeliği’nde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Üstelik eşyanın geçici depolama yerinden çıkarılarak eşya sahibine teslim edilmesi düzenlemesi daha yeni yapılmıştır.
Kesin çıkış işlemleri
MADDE 94 – (1) Gümrük işlemlerinin sistem üzerinde tamamlandığının anlaşılması üzerine bilgisayar sisteminde çıkış onayı verilerek eşya sahibinin, temsilcisinin veya eşya sahibi tarafından eşyayı teslim almak için vekâlet verilmiş diğer kişilerin eşyayı geçici depolama yerinden çıkarmasına izin verilir.
Taşıma belgeleri
MADDE 118 – (1) Deniz yoluyla yapılan taşımalarda geminin kaptanı veya donatanı veya mümessili tarafından yükletene taşıma belgesi olarak konşimento verilir.
Eşyanın teslimi
MADDE 130 – (1) Eşya, boşaltma yerinde konşimentoda teslim edileceği gösterilen ve bir nüshasını taşıyan kimseye ve eğer konşimento emre muharrer ise ciro ile devralmış şahsa teslim olunur. Bu kimseler eşyayı almak için lazım gelen vasıfları haiz sayılır. Ancak, konşimento ibrazı esas olmakla birlikte, konşimentosu ibraz edilemeyen petrol ve türevleri, eşyanın taşıyıcısı veya temsilcisi tarafından eşyanın alıcısı olarak gösterilen onaylanmış kişi statü belgesi veya yetkilendirilmiş yükümlü sertifikası sahiplerinin, konşimentodaki eşya bilgilerini içeren ve konşimentonun en geç doksan gün içinde ibraz edileceğine dair verecekleri taahhütnameye istinaden konşimento ibrazından önce alıcıya teslim edilebilir.
Gerek yukarda bahsettiğimiz Gümrükler Genel Müdürlüğü’nün yazıları, gerekse bu mevzuat hükümleri bir bütünlük ve paralellik arz etmektedir. Eşyanın gümrük işlemleri bir bütündür, konteynerin bulunduğu geminin limana yanaşmasından, ithalatı yapılan eşyanın bulunduğu konteynerin gümrüklü saha olan limandan çıkışına kadar olan bütün aşamaları gümrük işlemlerinin parçasıdır, gümrük idaresinin denetim ve gözetiminde yürümektedir. Gümrük idaresinden habersiz yapılan her bir hareket ya Gümrük Kanunu’na göre para cezasına tabi kabahat ya da 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’na göre suç sayılmaktadır.
Doğal olarak, uzmanlık alanı gümrük mevzuatı olan, mesleği bu mevzuatı uygulamak olan ve mesleğini yürütmesi için özel sınava tabi tutularak mesleki bilgisinin yeterliliği ölçülmek suretiyle kendisine yetki verilen gümrük müşavirinin elbette bunları bilmesi ve bu doğrultuda hareket etmesi gerekir. Gümrük müşavirliği mesleğini temsil eden ve Kanun hükmüyle faaliyetini sürdüren gümrük müşavirleri derneklerinin de bu bilinçle hareket edip, meslek mensuplarının haklarını bu doğrultuda savunması gerekir.
Buna rağmen, Derneğinizin “UTİKAD Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği”ne yönelik ilgide kayıtlı yazınızda yer alan, yukarda belirtilen mevzuata ve Bakanlığın talimatlarına tamamen ters olan bir paragrafı, yorum yapmadan vurgulamak istiyoruz.
“Uluslararası taşımacılıkta nakliye acentelerinin düzenlediği yükün doğru alıcısına teslim edilebileceğini belirten ve farklı formatlarda kullanılmaya devam edilen bu belgeye ”yük teslim talimat formu” veya “yük teslim belgesi” veya orijinal konşimentonun kopyasının üzerine yüke ilişkin bilgileri ve taşıyanın yükün alıcıya teslim edilebileceğini belirttiği bir ibareyi içeren etiket yapıştırılmasıyla oluşturulan “etiketli konşimento” gibi isimlerle uygulamaya konulan ordino teslim işlemlerinde dış ticarette en büyük emeği olan dolaylı temsil ile iş takip eden gümrük müşavirliği firmalarının temsilcileri olan Gümrük Müşavirleri ile Gümrük Müşavir Yardımcıları ve onlar adına çalışan personellerin söz konusu işlerin takibinde salgın hastalık nedeniyle bu aşamada herhangi bir sorun yaşamamalarını teminen bazı önlemelerin alınması ve görevlendirme yapılmasının uygun olacağı düşünülmektedir.”
Olmayan bir belgeyi meşrulaştırmaya yönelik girişimin masum bir talep gibi gösterilmeye çalışıldığı talebinizin de vurgulanmasında fayda görmekteyiz.
“… etiketli konşimentolar yerine, konşimento üzerine kare kod barkod gibi sistemler uygulanmak suretiyle fiziki temas gerektirmeyecek mail ordino sisteminin hayata geçirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.”
Bu açıklamalar ışığında, yazı içeriği ve yapılan talep hakkında aşağıdaki hususların bilinmesinde fayda bulunduğunu değerlendirmekteyiz.
1. Öncelikle yazıda, ”yük teslim talimat formu” veya “yük teslim belgesi” veya “etiketli konşimento” gibi hukuki dayanağı bulunmayan belgelerin “uluslararası taşımacılıkta eşyanın nakliye acentelerinin düzenlediği yükün doğru alıcısına teslim edilebileceğini belirten ” belgeler olarak belirtilmesi tamamen mevzuata aykırı bir yönlendirmedir. Gerek uluslararası düzenlemelerde, gerek Türk Ticaret Kanunu’nda gerekse gümrük mevzuatında bu konuda düzenlenen ve gümrük işlemlerinde esas alınan tek belge vardır, o da konşimentodur. Bu nedenle yazı içeriği mevzuata aykırı olarak kaleme alınmıştır.
2. Gümrük Birliği nedeniyle AB ile gümrük mevzuatının uyumu çerçevesinde 1996 yılından bu yana yapılan gümrük iş ve işlemlerinde konşimento dışında hangi ad altında olursa olsun başka bir belge aranmamaktadır. Bu konuda, gümrük idaresince belirtilen tarihten bu yana sürekli olarak aynı doğrultuda bildirimler yapılagelmiştir. Yukarıda ve yazı ekinde örnekleri yer almaktadır. Bu açıdan yazınızın içeriği mevzuata aykırı olduğu kadar gümrük idaresinin yerleşik uygulamasına ve talimatlarına da aykırıdır.
3. Yukarıda da bahsedildiği üzere, “ordino” uygulaması Bakanlar kurulu Kararı eki Tüzükle, “yük teslim talimat formu” uygulaması ise o zamanki haliyle Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün yazısıyla düzenlenmiştir. Bir kamu kurumunun yaptığı düzenlemenin değiştirilmesi ancak idari işlemde paralellik ilkesi gereğince aynı yöntemle olur. Dolayısıyla yazıyla yapılan öneri, kamu kurumunun yetkisinin gasp edilmesi anlamına gelmektedir.
4. Kurumların görev ve yetkileri kanunlarla düzenlenir. Kurumlar kanundan aldıkları yetkiyle ikincil düzenlemeler yapabilirler. İkincil düzenleme yapma yetkisi ise kamu kurumlarının veya kamu kurumu niteliğinde meslek örgütlerinin kullanabileceği bir yetkidir. Aksi takdirde, herkes kendine göre bir belge düzeni oluşturur ve bu durum devlet örgütlenmesini ve kamu düzenini zaafa uğratır. Bu nedenle bir düzenleme talep edilecekse, bunun dernekten değil, yetkili kamu kurumunda talep edilmesi gerekir. Oysa UTİKAD kamu kurumu olmadığı gibi kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü de değildir. Zira kamu kurumu niteliğinde meslek örgütü Anayasamız gereğince Kanunla kurulur.
5. Her ne kadar arz güvenliği açısında, arz zincirinde yer alan kişi ve örgütlerin iyi işbirliği içerisinde bulunması tekdir ediliyorsa da, meslek mensuplarının haklarını koruma amacıyla kurulan derneklerin bu amaca uygun hareket etmesi gerekir. Taşıma organizatörler esas itibariyle uluslararası nakliyenin kapıdan kapıya yapılmasının organize edilmesini amaçlamaktadır. Bu zincirde yer alan bütün halkaların kendileri tarafından organize edilmesi, bir nevi bu zincirde yer alan tüm halkaların işvereni veya en azından kontrol edeni olmayı amaçlamaktadır. Arz zincirinin neredeyse orta noktasında gümrük müşavirliği mesleği bulunduğundan, gümrük müşavirliği mesleğinin taşıma işleri organizatörlerinin kontrolünde olması anlamına gelmektedir. Hukuken olmayan bir belgenin güçlendirilmesi talebi, dolaylı olarak temsil edilen meslek gurubunun etkinliğini azaltıcı bir sonuç doğurmaktadır.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, covid-19’la mücadele kapsamında dernekten bir talepte bulunulması gerekiyorsa, bu talebin belgenin kalıcı hale getirilmesi yerine kaldırılması olmalıydı.
Ve konunun mercii olan Ticaret Bakanlığı veya Gümrükler Genel Mudurlugune bu konunun acentelerin baskısı ile gumruklu geçici depolar tarafından mal tesliminde kanunlara uymayan bir sekilde istendiginin belirtilerek konuya müdahalenin saglanmasi gerekliligi ,
Ve alıcıyı verdiği özet beyan ile belirten acentenin malin sahibini belirleyemeyecegi mal sahipligi icin saticinin faturasından bu faturaya ait ödenme veya kredilendirme belgesinden faturaya, mensei sehadetnamesinden atr ye kadar bir cok birbirine uyumlu belgenin yanı sıra alıcı adına duzenlenmis konsimento ticaret ve gumruk kanununumuz geregi rejime uygun kontrolu ile alicinin belirlenmesiz gumruk tarafindan saglanmakta ve gecici olarak gumruk kontrolu altinda bulunan depoya bu alici veya vekiline teslim et talimati gumruk tarafindan verilmektedir. Gumrugun kontrolu altinda bulunan gumruklu gecici deponun bu talimat ile hareket ederek eşyayı teslim etmesinin gümrük kanunu gereği olduğunu bildirmeniz gerekirdi.
Diğer taraftan, ekte bir örneği yer alan Derneğinize de yönelik Türkiye İhracatçılar Meclisinin 3764 sayılı, 15.01.2017 tarihli yazısının da bu kapsamda gündeme getirilmesinde fayda bulmaktayız. Söz konusu yazıda, Başbakanın, Ekonomi Bakanının ve Gümrük ve Ticaret Bakanının da hazır bulunduğu toplantıda alınan karar sonucunda; ordino ücretlerinin “ihtirazi kayıt şerhi ile” ödenmesi bildirilmesine rağmen, bunun gereği yapılmayarak tam tersine bu belgeyi kalıcı hale getirecek talepte bulunulması da ayrıca dikkati çeken bir davranıştır.
İlgi yazınızın belirtilen hususlar çerçevesinde tekrar değerlendirilmesini ve bu konudaki önerimizin dikkate alınmasını saygılarımızla arz ederiz. 12.04.2020
Gümrük Müşavirleri Birliği-GMB